Osmanlı Devleti’nde Tiyatro Tarihi

Sultan Abdülmecid’in isteğiyle Dolmabahçe Sarayı’na yaptırılan ve günümüzde yıkılmış olan Dolmabahçe Tiyatro Binası
19. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde edebiyat alanında yaşanan en büyük değişimlerden bir tanesi, Batılı bir tür olan tiyatronun Osmanlı edebiyatında da yazılmaya başlanması olmuştu. Ancak bu türün Osmanlı topraklarındaki tarihi, ilk Türkçe tiyatro olan Şair Evlenmesi’nin yayımlandığı 1860 yılı ile başlamıyordu. Hatta, Şair Evlenmesi ile başlayan “Türkçe tiyatrolar”, bu sürecin muhtemelen üçüncü ve son aşamasıydı.
Türkçe tiyatroların yazılmasını son aşama olarak kabul ettiğimizde, Osmanlı Devleti’nde tiyatro tarihinin şu şekilde ilerlediğini söyleyebiliriz:
1 – Tiyatro eserlerinin sergilenmesi
2 – Tiyatro eserlerinin çevrilmesi
3 – Türkçe tiyatroların yazılması
Osmanlı Devleti’nde Tiyatro
Tiyatro, Osmanlı Devleti’nin kültüründe varolan bir olgu değildi. Her ne kadar “orta oyunu”, “gölge oyunu” ve “meddah” gibi gösteriler zaman zaman tiyatro ile bir arada düşünülseler de, bunlar çok temel bir açıdan Batılı anlamda tiyatrolardan ayrılıyordu: bunların hepsi tiyatrolarla birlikte “sahne sanatları” gibi bir başlık altında bir arada düşünülebilecek olsa da Osmanlı kültürünün geleneksel boyutları olarak gösterebileceğimiz bu türler yazılı değil, sözlü edebiyat ürünleriydi.
Yazılı bir edebiyat türü olan tiyatro, 19. yüzyıldaki Batılılaşma hareketleriyle birlikte Osmanlı kültürüne dahil olmaya başlamıştı. Avrupa’da üretilen tiyatro eserlerinin Osmanlı Devleti’ndeki ilk hedef kitlesi de yine Avrupalılardı. Farklı sebeplerle Osmanlı topraklarında bulunan yabancılar, kültürlerinin bir parçası olan tiyatroyu Osmanlı Devleti’ne getiren ilk kişiler olmuştu. Bu nedenle, ilk tiyatrolar da çoğu zaman ya yabancı ülkelerin elçiliklerinde ya da yabancıların yoğun olarak yaşadığı bölgelerde kuruluyor; Osmanlı Devleti’nde yaşayan yabancılar ve yabancı dil bilen Osmanlı vatandaşları için sergileniyordu. Aynı şekilde, özellikle büyük şehirlerde yaşayan ve Batı kültürüne yakın olan azınlıklar da, tiyatronun önemli bir hedef kitlesini oluşturuyordu.

Osmanlı Devleti’nde ilk tiyatrolar nerede ve ne amaçla kurulmuştu?
Yabancılar için kurulan tiyatrolar ve elçilikler haricinde, Osmanlı Devleti’nde tiyatroların ilk kez sergilendiği yerlerden bir tanesi de saraylar olmuştu. II. Mahmud’un saltanatından (1808 – 1838) itibaren Batılılaşmayı resmi bir devlet politikası olarak benimseyen Osmanlı padişahları, Avrupa’da olduğu gibi kendi saraylarına devlet yöneticileri ve onların davetlileri için tiyatro eserleri sergilenebilecek salonlar inşa ettirmişti.
Bunun güzel bir örneği, yapımı 1856 yılında tamamlanan Dolmabahçe Sarayı’ydı. Padişah Abdülmecid’in isteğiyle 1859 yılında – henüz hiç Türkçe tiyatro eseri yazılmamış ve sergilenmemişken – buraya bir tiyatro binası yaptırılmıştı. II. Abdülhamid tarafından kullanılan Yıldız Sarayı’nda da benzer şekilde tiyatro ve opera eserlerinin sergilenmesi için ayrı bir bölüm bulunmaktaydı.
Yabancı dilde tiyatroların sergilenmesi ile başlayan bu süreç, Türkçeye çevrilen eserlerle devam etmişti. 1800’lerin ikinci yarısından itibaren tiyatro, yavaş yavaş sadece yabancılara ve yabancı dil bilenlere hitap eden bir alan olmaktan çıkmış, yabancı eserlerin Türkçeye çevrilmesi ile tiyatro halkın diğer kesimlerine de ulaşmaya başlamıştı.

Güllü Agop
Bu dönemin önemli tiyatrolardan bir tanesi, günümüzde hala yaygın olarak tanınan Güllü Agop tarafından 1870 yılında kurulmuştu. Güllü Agop’un tiyatrosu, pek çok Türk sanatçının sahneye çıkması ve pek çok önemli eserin Türkçeye çevirilerek sahnelenmesi açısından büyük önem taşımaktaydı.
Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi doğrudan Türkçe olarak yazılan tiyatroların tarihi 1860 yılında Şinasi tarafından kaleme alınan Şair Evlenmesi ile başlamıştı. Her ne kadar bundan önce yazıldığı düşünülen tiyatro eserleri bulunsa da, Şinasi’nin eseri yayımlanan – dolayısıyla ne zaman yazıldığını kesin olarak tespit edebildiğimiz – ilk eserdi.
Her ne kadar Şinasi Şair Evlenmesi ile Türk edebiyatının önemli bir ilkini kaleme almış olsa da Türkçe tiyatro eserlerinin sergilenmesi için bu eserin üzerinden oldukça uzun bir süre geçmesi gerekmişti. Namık Kemal tarafından yazılan ve 1873 yılında sahnelenen Vatan yahut Silistre, Türkçe olarak yazılıp sahnelenen ilk eser olmuştu.
1870’li yıllardan sonra pek çok Türkçe tiyatro eseri farklı yerlerde sahnelenmeye başlanmış ve Avrupa’dan gelen tiyatro Türk edebiyatının ve kültürünün önemli bir parçası haline gelmeye başlamıştı.