Tanzimat Fermanı


1839’da Topkapı Sarayı içinde bulunan Gülhane Parkı’nda okunan Hatt-ı Şerif, yani “Padişah Yazısı” ile Osmanlı tarihinin en önemli olaylarından bir tanesi yaşandı. Daha yaygın olarak bilinen adıyla Tanzimat Fermanı, Osmanlı Devleti’nin 19. yüzyılı üzerinde çok büyük bir etkiye sahip oldu.

 

Tanzimat; Osmanlı Devleti’nde Batılılaşma hareketleri için hem bir sonuç, hem de bir başlangıç niteliğindeydi. Bu yazıda, Tanzimat Fermanı’nı iki bölümde inceleyeceğiz. Önce, Tanzimat’a nasıl gelindiğine, yani 1839 yılına kadar bu sürecin nasıl ilerlediğine göz atacağız. Daha sonra belki de daha önemli olan konuya yoğunlaşıp, Tanzimat Fermanı’nın neler değiştirdiğini irdeleyeceğiz.

Fakat bütün bunlardan önce, sitemize adını da veren bu olayın “tarihini” net bir şekilde belirlemek faydalı olabilir.

 

Tanzimat: Ne Zaman?

Tahmin edebileceğiniz gibi, burada kastettiğimiz Tanzimat Fermanı’nın ilan edildiği tarihi belirlemek değil.

 

Tanzimat Fermanı 1839 yılının 3 Kasım gününde, Gülhane Parkı’nda ilan edildi. Bu, Osmanlı Devleti için on dokuzuncu yüzyılın en önemli tarihlerinden biri olsa da, fazla kafa karıştırıcı bir konu değil.

Hariciye Nazırı Mustafa Reşid Paşa Tanzimat Fermanı’nı ilan ederken.

 

Ancak Tanzimat Fermanı ile başlayan dönemin ne kadar devam ettiği, yani bir dönem olarak “Tanzimat” kavramının Osmanlı Devleti’nin hangi yıllarını kapsadığı tartışılabilecek bir konu.

 

1839’da başlayan bu dönem, tam olarak ne zaman sona erdi?

1856 yılında ilan edilen ve Tanzimat reformlarını tekrar vurgulayan Islahat Fermanı’yla mı? 1876’da II. Abdülhamid’in tahta çıkmasıyla mı? 1878’de ’93 Harbi’nin sonuçlanması ve II. Abdülhamid’in mutlak yönetiminin gerçek anlamda başlamasıyla mı? 1908’de II. Meşrutiyet’in ilan edilmesi ve devletin yönetim biçminin gerçek anlamda değişmesi ile mi?


Bunların hepsi, Tanzimat döneminin bitişi için öne sürülebilecek makul tarihler. Aynı şekilde, “Tanzimat edebiyatı” gibi, bu kavramı kullanan dönemlerin kendi içlerinde belirlenmiş olması işi daha da karışık hale getiriyor.

 

Her ne kadar işin daha karmaşık boyutlarında bütün bunların önemi olsa da, Tanzimat dönemini belirlerken akılda tutulması gereken önemli bir detay şurada yatıyor: Tanzimat Fermanı’nın ilan edilmesi ile birlikte, Osmanlı Devleti’nde Batı’yı örnek alarak bir modernleşme ve değişim çabası başladı. İlerleyen yıllarda bu süreci değiştiren ve buna farklı boyutlar ekleyen gelişmeler yaşansa da aslında Tanzimat etrafında gelişen bu süreç, hiçbir zaman gerçek anlamda sona ermedi.

 

Bir başka deyişle Tanzimat Fermanı’nın etkileri; Osmanlı Devleti’nin son günlerine, Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar devam etti – hatta belli açılardan günümüzde de devam ediyor.

 

Tanzimat: Bir Sonuç

Tanzimat Fermanı sık sık Osmanlı Devleti’ndeki Batılılaşma sürecinin başlangıcı olarak gösterilse de imparatorluktaki değişim hareketleri elbette 1839 yılında başlamamıştı.

 

Özellikle 17. yüzyıldan sonra Avrupa’ya karşı üstünlüğünü kaybeden Osmanlı Devleti, askerî ve ekonomik olarak sıkıntılar yaşamaya başlamıştı. 1700’lü yıllara gelindiğinde, Osmanlılar artık dünyanın en güçlü devletlerinden biri olmaktan uzaktı.

Bu dönemde alınmaya başlanan askeri mağlubiyetler, Batı’yı örnek alma fikrinin de yavaş yavaş ortaya çıkmasını sağladı. Savaşlarda aldıkları yenilgilerin nedenlerini anlamaya ve bu konularda bazı düzenlemeler yapmaya çalışan Osmanlı devlet adamları, bu değişim sürecinin de ilk adımlarını atmış oldu.

 

1700’lerin ilk yarısında, Osmanlı Devleti’nde Batılılaşmanın ilk adımları olarak değerlendirilebilecek gelişmeler yaşandı. 1717 – 1730 yılları arasında yaşanan Lale Devri, Osmanlı Devleti ile Avrupa arasında kültürel ilişkilerin ilerlemesini sağladı. 1720 yılında, Yirmisekiz Mehmet Çelebi elçilik göreviyle Fransa’ya gönderildi, 1729 yılında ise Osmanlı Devleti’nde İbrahim Müteferrika tarafından ilk matbaa kuruldu.

Lale Devri boyunca padişah olan III. Ahmed’i resmeden bir minyatür

 

Bütün bunlar, Osmanlı Devleti’nin Batı’ya farklı bir bakış açısıyla yaklaşmasının örnekleri olsa da Osmanlılar için Batı’nın asıl önemi “askerî” alandaydı. Kurulan matbaada ilk yayımlanan eserler, Avrupa’daki askeri gelişmelerle alakalıydı. 1773 yılında, III. Mustafa’nın padişahlığı sırasında, gemi mühendislerinin yetiştirilmesi için Mühendishane-i Bahr-i Hümayun kurulmuş, bu Osmanlı topraklarında Batılı anlamda açılacak okulların bir öncüsü olmuştu.


Batılılaşma Kavramının Kapsamı (Okumak için tıklayın!)

 

Batılılaşmanın yalnızca birkaç olayla açıklanabilecek bir olay olmaktan çıkıp doğrudan padişah tarafından benimsenen bir konu haline gelmesi, III. Selim’in saltanatıyla gerçekleşti. Ülkesinin – başta askerî alanda – ciddi bir yenilenme hareketine ihtiyaç duyduğunu düşünen III. Selim, Yeniçeri Ocağı’nı kaldırarak batılı anlamda bir ordu kurmaya çalıştı, ancak başarılı olamadı ve tahttan indirildi.

 

III. Selim’in yerini alan IV. Mustafa’nın saltanatı oldukça kısa sürdü ve onun yerine III. Selim’in kuzeni olan II. Mahmud geçti. III. Selim tarafından yetiştirilen ve onunla benzer fikirlere sahip olan II. Mahmud, 1826 yılında onun yapamadığını yaparak Yeniçeri Ocağı’nı kaldırdı ve böylelikle Osmanlı Devleti’nde Batılılaşma önünde duran en büyük engellerden bir tanesi yok edilmiş oldu.

Vaka-i Hayriye yazısında okuyabileceğiniz gibi, II. Mahmud Yeniçeri Ocağı’nı kaldırarak Batılılaşma yönündeki önemli engellerden bir tanesini yok etmiş oldu.

 

II. Mahmud’un saltanatı sırasında yeni bir ordunun kurulması, devlet yapılanmasının değiştirilmesi, kıyafet kanunlarının yeniden belirlenmesi gibi pek çok reform yapıldı. 1808 – 1839 yılları arasında tahtta kalan padişah, Batılılaşma tarihi açısından Osmanlı Devleti’nin en önemli figürlerinden bir tanesiydi.

 

Öyle ki, Tanzimat Fermanı II. Mahmud’un hayatını kaybetmesinden yalnızca birkaç ay sonra, oğlu Sultan Abdülmecid’in saltanatı sırasında ilan edilmişti. II. Mahmud 1839’da hayatını kaybetmeseydi, Tanzimat Fermanı’nın onun döneminde yaşanan bu gelişmelerin “doğal” bir sonucu olduğu da söylenebilirdi.

 

Tanzimat Fermanı

Tanzimat Fermanı tam olarak neydi?

 

En basit açıklamayla, Tanzimat Fermanı dönemin padişahı Sultan Abdülmecid’in ağzından yazılmış bir metindi. Uzun yıllar boyunca “muzaffer” bir devlet olan Osmanlı’da son yıllarda ciddi sıkıntılar yaşanmakta olduğunu kabul eden ferman, oldukça kısa bir şekilde, bu sorunları düzeltmek için yapılacak değişikliklerden bahsediyordu.

Sultan Abdülmecid

 

Dönemin en önemli devlet adamlarından Mustafa Reşid Paşa tarafından okunan Tanzimat Fermanı’nın asıl önemi – ve bu noktaya kadar yaşanan batılılaşma hareketlerinden farkı – iki noktadan kaynaklanıyordu.

 

Birincisi, doğrudan padişahın kendi ağzından yazılan bir metinle, batılılaşmanın onun tarafından kabul edilen resmi bir devlet politikası olduğu açıkça belirtiliyordu.

 

İkincisi, batılılaşmanın alanı ciddi şekilde genişletiliyordu. 1839’a kadar çeşitli batılılaşma hareketleri yaşanmıştı, ancak bunların büyük çoğunluğu askeri alanda gerçekleşiyordu. Devlet yapılanması ve ordu içinde yaşanan batılılaşma hareketleri, toplumsal ve kültürel anlamda henüz fazla hissedilmiyordu.

 

Tanzimat’ın bunu resmi bir politika haline getirmesi ile, Osmanlı toplumundaki bu değişim hareketi de pek çok farklı alanda yaşanmaya başlandı.

Tanzimat Fermanı’nı okuyan ve dönemin en etkili devlet adamlarından biri olan Mustafa Reşid Paşa

 

Bunun en güzel örneklerinden biri olarak, sitemizin temel boyutunu oluşturan Tanzimat edebiyatını gösterebiliriz. 1839’a kadar yaşanan gelişmeler Batılılaşma yönünde önemli adımlar olsa da, Osmanlı Devleti’nin sanatı üzerinde Tanzimat’ın yaratacağı gibi bir değişiklik yaratmamıştı.

 

Tanzimat Fermanı’ndan sonra; sanat ve kültür alanında da ciddi değişiklikler yaşanmaya, gazeteler yayımlanmaya, tiyatrolar oynanmaya, romanlar yazılmaya başlandı. Bu nedenle, Tanzimat Fermanı’nın etkisi ile yetişen nesil tarafından yaratılan edebiyat da Batı’dan alınan türler üzerinden ilerleyen bir yazınsal ifade biçmi haline geldi.

 

Tanzimat Fermanı: İçerik ve Amaçları

Tanzimat Fermanı’nın içeriği, bu kadar ciddi etki yaratan bir metinden beklenebileceği kadar kapsamlı değildi – devlet yönetiminde değişmesi gereken konular dile getiriliyor, ancak bunlar fazla detaylı bir şekilde sunulmuyordu.

 

Tanzimat Fermanı’nın tam metnini ve günümüz Türkçesine çevrilmiş kısa bir özetini en sağdaki sekmeden inceleyebilirsiniz. Bununla birlikte, Tanzimat Fermanı’nın öne çıkan noktaları aşağıdaki konular ile ilgiliydi.

 

Her şeyden önce, Tanzimat Fermanı Osmanlı topraklarında yaşayan tüm vatandaşların; din, dil, ırk ve mezhep farkı gözetmeksizin kanun önünde eşit olduğunu vurguluyordu. Aynı zamanda, tüm vatandaşların can ve mal güvenliğinin – yine hiç bir ayrım yapılmadan – devletin güvencesi altında olduğu teyit ediliyordu.

 

Tüm vatandaşların kanun önünde eşit olması, alınan hukuki kararlarla da destekleniyordu. Kimsenin yargılanmadan cezalandırılmayacağı, gizli ve üstü kapalı bir şekilde infaz edilmeyeceği ifade ediliyordu.

 

Aynı şekilde, vergi ve askerlik gibi sorun yaratan konular da daha eşitlikçi bir şekilde çözülmeye çalışılıyor, tüm vatandaşların belli bir süreyle askerlik yapacağı, herkesten kendi gelir seviyesine göre vergi alınacağı ilan ediliyordu.

 

Tanzimat Fermanı’nın bu konulara değinmesinin çeşitli nedenleri vardı: 


Devlet yönetiminin daha modern ve hukuki hale getirilmesinin yanı sıra, 1800’lü yıllarda giderek yükselen milliyetçi akımların önüne geçmek ve Avrupa devletlerinin desteğini kazanmak da önemli amaçlar olarak görülüyordu.

 

Pek çok milletten insanın bir arada yaşadığı Osmanlı Devleti’nde, 1800’lü yılların ilk yarısı önemli krizlere sebep olmuştu. Özellikle Balkanlar’da farkı etnik gruplar arasında milliyetçi düşünceler yayılıyor, 1829’da Yunanistan durumunda olduğu gibi, bunlar Osmanlı Devleti’nden bağımsızlık kazanacak kadar etkili hale gelebiliyordu.

 

Tüm vatandaşlara eşit davranan ve herkesi “Osmanlı Vatandaşı” gibi ortak bir kimlik altında eşit haklara sahip olarak değerlendiren Tanzimat Fermanı, bu gidişatı durdurmayı amaçlayan girişimlerden bir tanesiydi.

 

Bir başka önemli mesele de, Avrupa’daki büyük devletlerin desteğini kazanmak ve artık neredeyse klişeleşmiş bir ifadeyle, onların “Osmanlı içişlerine karışmasını engellemek” ile alakalıydı.

 

1800’lü yıllarda hem kendi sınırları içinde, hem de – başta Rusya olmak üzere – başka devletlerle askeri krizler yaşayan Osmanlı Devleti, bunların çözümlenmesinde Avrupa’nın desteğine ihtiyaç duyuyordu. Ancak Osmanlı Devleti’nin bir Avrupa sömürgesi durumuna düşmemesi için bu desteğin Osmanlı içişlerine müdahale seviyesine yükselmesi ciddi bir tehdit olarak görülüyordu.

Tanzimat Fermanı’nın “vatandaşlara ve dost devletlerin elçilerine” ilan edilmesi ile Osmanlı Devleti’nin ileri gelenleri Avrupa ile benzer değerlere sahip olduklarını, ülkelerini Avrupa ülkelerine benzer şekilde yönettiklerini, hukuki ve medeni bir devlet anlayışına sahip olduklarını göstermeye çalışıyorlardı.

 

Tanzimat Fermanı’nın arkasındaki asıl amacı bugün yüzde yüz isabetle tahmin etmemiz mümkün değil. Bu nedenle “Tanzimat Fermanı gerçekten bir modernleşme çabası mı, yoksa Avrupa’ya verilmek istenen bir mesaj mı?” gibi bir soruya tam anlamıyla cevap vermemiz çok zor. Fakat fermanın ilan edildiği yıllarda, muhtemelen bu iki gerekçe de devlet adamları tarafından önemli görülüyordu.

 

Tanzimat: Bir Başlangıç

Tanzimat Fermanı Osmanlı toplumunda tam olarak neyi değiştirdi?

 

Osmanlı Devleti’nin boyutunu ve sınırlar içindeki farklı koşulları düşündüğünüzde, Tanzimat’ın ne derece etkili olduğu sorusu da eşit ölçüde karmaşık hale geliyor. Tanzimat Fermanı’nın Osmanlı toplumunda kısa vadede çok ciddi değişiklikler yaratmadığını, alınan kararların özellikle İmparatorluğun “uç” bölgelerinde fazla bir yansıması olmadığını söylemek de mümkün.

 

Ancak 19. yüzyılın geneline baktığınızda, Tanzimat Fermanı Osmanlı Devleti’nde ciddi değişikliklere sebep oldu. Bir önceki yazıda incelediğimiz Vaka-i Hayriye ile birlikte, Tanzimat 19. yüzyılda yeni bir toplumsal sınıfı şekillendiren en önemli olaylardan bir tanesiydi.

Vaka-i Hayriye; Yeniçeri Ocağı’nı ortadan kaldırıp bunun yerine Batılı anlamda bir ordu kurulmasını sağlamış, bu orduya komuta etmesi için Batılı anlamda subaylar yetiştirilmeye başlanmıştı. Avrupalı bir hayat tarzına alışkın olan bu subay sınıfı, Osmanlı’nın batılılaşma hareketleri içinde en büyük rolü oynayan iki sınıftan biri haline gelmişti.

 

En az onlar kadar önemli olan ikinci bir sınıf ise sivil bürokratlar sınıfıydı. Tıpkı orduda olduğu gibi, “modern” bir Avrupa devletine benzer şekilde, merkezi ve sistematik bir şekilde yönetilecek yeni bir Osmanlı hükümeti için bu sistem içinde görev alabilecek kişiler gerekiyordu.

Tanzimat Fermanı, Batılılaşma sürecinin arkasındaki itici güçlerden sivil bürokrat sınıfının ortaya çıkmasında önemli rol oynadı.

 

Tanzimat Fermanı’ndan sonra, Osmanlı Devleti’nde daha önce sayıları çok az olan pek çok meslek grubu, bir anda ciddi önem kazandı.

Bu dönemde günümüzdeki kadar yaygın olmayan “okuma – yazma” becerisine sahip olması gereken katipler, özellikle büyük şehirlerde en çok karşılaşılan meslek gruplarından bir tanesini oluşturmaya başladı. Yabancı dil bilmesi gereken çevirmenler, Bâb-ı Âli Tercüme Odası’nda devletin en önemli birimlerinden bir tanesi haline geldi. Yabancı dil bilmenin ötesinde, bu dillere ve Avrupa kültürüne o ülkelerde yaşayabilecek kadar hakim olan elçiler, Osmanlı Devleti’nin Batı ile daha da yakın bir ilişki içine girmesini sağladı.

Tercüme Odası’nın önemini daha iyi anlamak için, yazı serimizdeki beşinci yazı olan "Yeni Osmanlılar Cemiyeti"ne göz atabilirsiniz.

 

Bütün bunlar, Osmanlı Devleti içinde Batılılaşmış, Batılı anlamda bir hayat süren, kültürel olarak Batıya daha yakın olan ve Batı değerlerini benimseyen insanların ortaya çıkmasına neden oldu. Tanzimat Fermanı’ndan sonra ortaya çıkan bu ihtiyaca cevap verebilmek için hem yerel okullarda Batılı anlamda eğitim verilmeye başlandı, hem de Alman Lisesi ve Robert Kolej gibi pek çok yabancı kökenli okul açıldı.

Toplumsal ve kültürel hayatta yaşanan bu değişim, 19. yüzyılda Osmanlı sanatının da ciddi şekilde değişmesi anlamına geliyordu. Özellikle 1860’lı yıllardan sonra yayımlanmaya başlayan gazeteler, daha önce var olmayan bir kültürel alanın ortaya çıkarttı. Bu gazeteler sayesinde giderek popüler hale gelen tiyatrolar ve romanlar, Türk edebiyatını Divan edebiyatından uzaklaştırıp, bugün bildiğimiz haline getirmekte büyük rol oynadı. Bu gazetelerde eserlerini ve fikirlerini paylaşan pek çok insan, Osmanlı Devleti’nin önemli “fikir adamları” haline geldi.

İlerleyen yazılarda da okuyabileceğiniz gibi, Yeni Osmanlılar Cemiyeti, Jön Türkler ve İttihat ve Terakki gibi oluşumlar, Tanzimat ile yapılan değişiklikleri korumaya, daha ileri götürmeye ve Osmanlı Devleti’nin çöküşünü kendi inançları doğrultusunda hareket ederek durdurmaya çalıştı.

 

Özetle, Tanzimat işte bunu değiştirdi. Osmanlı Devleti bir anda Batılı bir devlet haline gelmese de Batılılaşmaya; Batı’nın hayat tarzını, siyasetini, devlet yapılanmasını açık bir şekilde örnek almaya başladı. Bu süreçle birlikte ortaya çıkan yeni, Batılılaşmış bir insan grubu; Osmanlı tarihinin geri kalanında kritik bir rol oynadı.

 

Tanzimat Fermanı ile başlayan dönemin pek çok özelliği değişse, farklı yenilik ve reform hareketleri yapılsa da Batılılaşma süreci Cumhuriyet yıllarına kadar benzer şekilde devam etti. Bu nedenle Tanzimat Fermanı’nın ilanı ve devletin “Batılılaşmayı” resmi bir politika olarak ilan etmesi, 19. yüzyıl Osmanlı tarihinin tanımlayıcı olaylarından bir tanesiydi.


Hızlı Bilgiler


Neydi?

Tanzimat Fermanı = Gülhane Hatt-ı Şerif veya Hatt-ı Hümayunu

3 Kasım 1839’da Gülhane Parkı’nda okunan, Sultan Abdülmecid’in ağzından yazılmış bir metindi.

 

Önemli Maddeleri

– Osmanlı Devleti sınırları içinde yaşayan herkes; din, dil, ırk, mezhep ayrımı olmadan kanun önünde eşit olacak

– Osmanlı sınırları içinde yaşayan herkesin can ve mal güvenliği devlet tarafından korunacak

– Düzgün bir yargılama olmadan kimse cezalandırılmayacak, gizli cezalar uygulanmayacak

– Askerlik ve vergi konuları sistemli bir şekilde çözülecek, keyfi bir şekilde düzenlenmeyecek

 

Amaçları

– Osmanlı Devlet yönetimini modernleştirmek (“Modernleştirme” ifadesi hakkında daha fazlası için linkteki göz atabilirsiniz.)

– Bütün Osmanlı vatandaşlarına aynı hakları vererek milliyetçilik hareketlerinin önüne geçmek

– Avrupa Devletleri’ne Osmanlı Devleti’nin de modern bir devlet olduğu mesajını vermek

 

Önemi

– Osmanlı Devleti’nde “batılılaşma” padişah tarafından açıkça duyurulan resmi bir politika haline geldi.

– Devlet yapılanması değişti, bu yapılanma içinde görev alacak kişilerin niteliği ve eğitimi yeniden düzenlendi.

 

Sonuçları

– Osmanlı Devleti’nde Batılılaşmış bir insan grubu ortaya çıktı.

– Özellikle devlette görev alan sivil bürokratlar, yani memurlar, imparatorluğun şehirleşmiş bölgelerinde etki sahibi olmaya başladı.

– Batılılaşma toplumsal, kültürel ve sanatsal alanlarda önemli değişikliklerin yaşanmasına sebep oldu. En yaygın bilinen örnekle, Tanzimat edebiyatı ortaya çıktı.


Evrim Sorular


Genel Sorular

Bu soruları, Tanzimat Fermanı ile ilgili paylaştığımız bilgileri inceledikten sonra rahatlıkla cevaplayabilirsiniz. Takıldığınız bir nokta olursa, önceki sekmelere geri dönüp cevapları aramayı unutmayın!

 

1 – Tanzimat Fermanı gün, ay ve yıl olarak ne zaman ilan edildi?

 

2 – Tanzimat Fermanı için Gülhane Hatt-ı Şerifi veya Gülhane Hatt-ı Hümayunu gibi kavramlar da kullanılabilir. Bunun sebebi nedir?

 

3 – Tanzimat Fermanı için Osmanlı Devleti’ndeki Batılılaşma hareketinin başlangıcı demek doğru olur mu? Neden?

 

4 – Tanzimat Fermanı ile Osmanlı Devleti’nin Avrupa devletleriyle ilişkilerinin ne gibi bir bağlantısı vardı?

 

5 – Tanzimat Fermanı’nı Vaka-i Hayriye ile birlikte düşünün. Bu iki olay birlikte düşünüldüğünde, Osmanlı Devleti’nin Batılılaşma tarihi üzerinde nasıl bir etkileri oldu?

 

Tartışma Soruları

Bu sorular, Tanzimat Fermanı’nın ilanı ile birlikte yaşananlarla ilgili fikir yürütme amacıyla üzerinde düşünebileceğiniz sorular. Bu sorular hakkında düşünürken tek ve somut bir cevap aramaya değil, sahip olduğunuz bilgileri kendi düşünce ve yorumlarınızla bir araya getirmeye yoğunlaşın!

 

1 – Tanzimat Fermanı 1839’da ilan edilmişti. Tanzimat Edebiyatı olarak tanımadığımız dönemin ilk eserleri ise 1860’lı yıllarda ortaya çıkmaya başladı. Sizce aradaki bu sürenin sebepleri neler olabilir?

 

2 – Tanzimat Fermanı’ndan önceki Batılılaşma hareketleriyle Tanzimat Fermanı’ndan sonra yaşananları birbirleriyle nasıl karşılaştırabiliriz? Tanzimat tam olarak neyi değiştirdi?

 

3 – Tanzimat Fermanı’nın öncesi, sonrası ve bu dönemde Osmanlı – Avrupa ilişkileri hakkında tüm bildiklerinizi göz önünde bulundurun.

Sizce Osmanlı Devleti Tanzimat Fermanı ile gerçekten Batılılaşmaya, batılı anlamda bir devlet haline gelmeye mi çalışıyordu? Yoksa bu sadece Avrupa devletlerinin gözünü boyamak için izlenen bir strateji miydi? Cevabınızı somut bilgilerle desteklemeye çalışın.

 

4 – Tanzimat, Osmanlı tarihinde fermanın ilanını olduğu kadar, bu fermandan sonra yaşanan “dönemi” de ifade eder. Sizce aşağıdaki tarihlerden hangisi Tanzimat döneminin sonunu göstermek için mantıklı bir seçim olabilir?

Aşağıdakilerin hepsinin doğru olduğunu veya hiçbirinin doğru olmadığını da savunabilirsiniz.

1856 – Islahat Fermanı

1876 – II. Abdülhamid’in saltanatının başlangıcı, I. Meşrutiyet

1878 – ’93 Harbi’nin sonu, I. Meşrutiyet’in sonu

1908 – II. Meşrutiyet

 

Araştırma Soruları

Bu sorular, yazı ve videolarımızda somut bir şekilde cevaplamadığımız, cevaplarını bulabilmek için basılı veya dijital kaynaklar kullanmanız gereken sorular. Birden fazla seçenek sunulan soruları grup çalışmaları olarak ele alabilirsiniz.

 

1 – Tanzimat Fermanı’nı ilan eden Koca Mustafa Reşid Paşa kimdi? Osmanlı Devleti için önemi neydi? Mehmet Emin Âli Paşa ve Keçecizade 

Fuat Paşa kimlerdi?

 

2 – Aşağıda Tanzimat Fermanı öncesine ait çeşitli kişi ve kavramları görebilirsiniz. Bu kişi ve kavramlar Osmanlı Devleti’nin batılılaşma süreci içinde nasıl değerlendirilebilir?

  • Lale Devri
  • Mühendishane-i Bahr-i Hümayun
  • Mühendishane-i Berr-i Hümayun
  • İbrahim Müteferrika
  • Yirmi Sekiz Mehmet Çelebi
  • Baron de Tott
  • Patrona Halil İsyanı
  • III. Selim

 

3 – Sultan Abdülmecid’in Tanzimat Fermanı’nın ilanındaki rolü neydi? Sadece babası II. Mahmud’un veya kendisini yönlendiren devlet adamlarının izinden mi gidiyordu? Padişahın kendi görüşleri ne yöndeydi?

 

4 – Bâb-ı Âli nedir? Osmanlı Devleti’nin son yüzyılındaki önemini ve Tanzimat Fermanı ile ilişkisini açıklamaya çalışın.

 

5 – Tanzimat Fermanı; din – dil – ırk – mezhep ayrılığı olmadan tüm vatandaşları kanun önünde eşit olarak değerlendirmek, yargılamadan cezalandırmayı kaldırmak, tüm vatandaşların can ve mal güvenliğini devlet garantisi altına almak gibi bugün çok “temel” olarak gördüğümüz konuları merkeze koyuyordu.

Bu gelişmeler neden Osmanlı Devleti’nin “batılılaşma” sürecinin bir parçası olarak görülüyor? Bu kavram ve düşüncelerin batıyla özdeşleşmesinin sebebi nedir?

 

6 – İlk sekmede Osmanlı’da batılılaşmanın tek boyutlu bir olay olmadığını, farklı bölge ve etnik gruplar içinde farklı batılılaşma hareketleri olduğunu ifade etmiştik. İstanbul ve resmi devlet yapılanması dışında, Osmanlı’da hangi farklı bölge ve gruplar batılılaşma konusunda daha “hızlı” davranmıştı? Bunun arka planındaki sebep neydi? Aşağıdaki kavram, kişi ve etnik grupları da düşünebilirsiniz: 

  • Rumlar
  • Fenerli Rumlar, “Fenerliler”
  • Eflak – Boğdan
  • Yunanistan, Avrupa’nın Yunanistan’a yaklaşımı
  • Bulgaristan, Bulgaristan – Yunanistan ilişkisi
  • Sırbistan, Sırplar ve Rusya
  • Mısır, Mehmed Ali Paşa
 

Videolar



logo

Çerez Tercihleri

Online deneyiminizi geliştirerek sizlere daha iyi hizmet sunabilmek için çerez kullanıyoruz. Çerezler hakkında daha detaylı bilgi almak ve tercihlerinizi düzenlemek için aşağıda yer alan bağlantıları kullanabilirsiniz

Tüm yasal bildirimlere ulaşmak için

Buraya tıklayın.

Çerez Tercihlerini Yönetin

Zorunlu Çerezler

Teknik çerezler, İnternet Sitesi’ni görüntülemeniz esnasında cihazınıza yerleştirilen ve sunulan online servislerin düzgün şekilde çalışabilmesi için gerekli olan çerezlerdir.

Opsiyonel Çerezler

Performans ve analitik çerezleri, İnternet Sitesi ziyaret ve trafiğini takip ve analiz etmemizi sağlar. Bu çerezler sayesinde İnternet Sitesi üzerindeki alanlardan hangilerinin en sık ya da seyrek ziyaret edildiği gibi bilgileri edinebilir ve İnternet Sitesi’nin trafiğini optimize edebiliriz.

Yurt Dışı Aktarım İzni (Google)Açık rızanızı vermeniz halinde, Google Analytics çerezlerinin kullanılması ile işlenen kişisel verileriniz İnternet Sitesi üzerinde kullanıcı davranışlarının analiz edilmesi suretiyle raporlama yapılması amacıyla yurt dışında yerleşik Google LLC'ye aktarılabilecektir.

Opsiyonel Çerezler

Kişiselleştirilmiş reklam çerezleri, sizlere İnternet Sitesi’nde veya İnternet Sitesi haricindeki mecralarda görüntüleme geçmişinize ve ziyaretçi profilinize uygun olarak kişiselleştirilmiş ürün ve hizmet tanıtımı yapmak için kullanılır.

Yurt Dışı Aktarım İzni (Facebook) Açık rızanızı vermeniz halinde, Facebook Pixel çerezlerinin kullanılması ile işlenen kişisel verileriniz İnternet Sitesi üzerinden kullanıcılara kişiselleştirilmiş reklamların sunulması amacıyla yurt dışında yerleşik Meta Inc.’e aktarılabilecektir.

Vakıf k12 tarafından geliştirilmiştir